Beritan Nurcan Laçin
.Merhaba, ben Beritan Nurcan Laçin. Türkiye’den gelen bir genç olarak Pakistan’daki Uluslararası İslam Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmaya çalışıyorum. Bu satırları, hem kendime kalıcı bir hatıra bırakmak hem de bu yolculuğu sizlerle paylaşmak için kaleme alıyorum.
Farklı bir coğrafyada aynı maneviyat: Üç yıl,üç Ramazan, bir hikâye
Evet arkadaşlar, bu yazımda sizlere genel olarak Ramazan ayının Pakistan’da nasıl geçtiğinden; özel olarak da başkent İslamabad’daki Uluslararası İslam Üniversitesi’nde üç Ramazan geçirmiş bir öğrenci olarak kendi gözlemlerimden ve edindiğim tecrübelerimden bahsedeceğim.
Her ülkenin Ramazan’a yüklediği anlam, gelenekleri ve yaşama biçimi elbette farklı. Ancak bu farklılıkların içinde bir o kadar da tanıdık, sıcak ve ortak duygular var. İşte bu yazıda, hem kültürel detaylara hem de bireysel yaşanmışlıklara dokunarak sizi Pakistan’daki Ramazan atmosferine götürmek istiyorum.
Elbette, Ramazan ayını Uluslararası İslam Üniversitesi’nde geçiren biri olarak sadece Pakistan kültürünü değil; aynı zamanda burada birlikte yaşadığım farklı milletlerden insanları da anlatmadan geçmek olmaz. Çinliler, Endonezyalılar, Taylandlılar, Afganlar ve Arap öğrencilerle birlikte yaşadığımız bu çok kültürlü ortam, Ramazan’ı daha da anlamlı ve renkli kılıyor.Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi, bu üniversite uluslararası bir üniversitedir ve burada eğitim gören bir öğrenci,
Pakistanlılar kadar bu saydığım milletlerden insanlarla da oldukça fazla zaman geçirir. Bana soracak olursanız, bu üniversitenin biz öğrencilere kattığı en değerli şey de tam olarak budur: farklı milletlerden insanlarla bir arada yaşamak.
Asıl konumuza geçmeden önce kısaca kendimden bahsetmek istiyorum.
Ben, Uluslararası İslam Üniversitesi’nde Usuluddin alanında yüksek lisans yapmaya çalışan Türkiyeli bir gencim. Tam olarak iki yıl önce geldiğim Pakistan’da, bu Ramazan ayıyla birlikte üç Ramazan geçirmiş bulunuyorum.Bu süreçte elimden geldiğince özellikle Pakistanlılarla ve diğer yabancı öğrencilerle vakit geçirmeye özen gösterdim. Şimdi ise bu süreç boyunca edindiğim tecrübelerimi ve gözlemlerimi bu yazı aracılığıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Aynı zamanda bu yazıyla kendime kalıcı bir hatıra bırakmayı da amaçlıyorum. Bu hatırayı da, içinde bulunduğumuz Ramazan ayının Pakistan’da nasıl geçtiğini anlatarak oluşturmak istedim.
Şimdi ise esas meseleye gelelim:
Pakistan’da Ramazan ayı nasıl geçiyor?
Evet arkadaşlar, Ramazan ayı tüm İslam âleminde olduğu gibi Pakistan’da da sevinç, heyecan ve coşkuyla karşılanıyor. Ramazan öncesinde mekanlar ve sokaklar, bu aya özel süslemelerle donatılıp ışıklandırılıyor.Ve tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki, sırtını Margalla Dağları’na yaslayan, sokakları boydan boya yemyeşil ağaçlarla süslenmiş olan başkent İslamabad, Ramazan’a özel süslemeler ve ışıklandırmalarla güzelliğine güzellik katıyor.
İslamabad; içerisinde iki katlı yapıların bulunduğu, hem ülkenin hem de şehrin sembolü sayılan Faysal Camii’ni barındıran özellikleriyle, başlı başına ayrı bir yazının konusu olabilecek nitelikte eşsiz bir şehirdir.İşte bu eşsiz şehrin Ramazan’la buluştuğunda ortaya çıkan ruhunu anlatmak da bu yazının en keyifli kısmı olacak.
Şehrin ve Pakistan’ın sembolü “Faysal Mescid”🇵🇰✨️🕌
Ramazan öncesinde, Türkiye’de olduğu gibi Pakistan’da da çarşı pazar, Ramazan ayı için alışveriş yapan insanlarla dolar. Bu hazırlıklar sırasında, İslam Üniversitesi’nin ‘nadide’ öğrencileri olan bizler de 🙂 alışveriş telaşına kapılırız. Üniversitemizin bize sunduğu kolaylıklardan biri olan, Itwar Bazar’a götüren ücretsiz otobüslere bineriz.
Bahsettiğim biz nadide öğrencilerin:)) bindiği ücretsiz otobüsler😅
Bu alışveriş esnasında Pakistanlıların pakora yapmak için bol bol nohut unu ve patates aldıklarına; Taylandlılar ve Endonezyalıların farklı balık çeşitleriyle birlikte tavuk ayağı tercih ettiklerine; Çinlilerin ise soya sosu, noodle ve tofu gibi ürünler satın aldıklarına şahit oluruz.Zaten dediğim gibi, bu
üniversitede sadece Pakistanlılar yok.Bu arada hazırlıklar konusundan bahsetmişken, şunu da eklemeliyim ki Pakistan’da Ramazan ayı, genel olarak Türkiye’den bir gün sonra başlıyor. Bunun nedeni ise, Pakistan Rüyet-i Hilal Komitesi’nin Ramazan hilalini çıplak gözle görme şartına göre ayın başlangıcını belirlemesidir. Bu yöntem, çoğu zaman Türkiye’deki takvime kıyasla bir gün gecikmeli olarak Ramazan’a başlanmasına neden oluyor.Ve buradaki Türk öğrencilerin bazıları Türkiye’ye göre hareket ederken, bazıları ise Pakistanlılarla birlikte oruca başlıyor. Beni soracak olursanız, ben her Ramazan ayında Pakistanlılara uyuyorum ve genel olarak Ramazan ayının tamamında onlarla yiyip içiyor, onlarla oturup kalkıyorum. Tam da bu sebeple, artık iyiden iyiye hâkim olduğum bu kültürü, bu yazı aracılığıyla sizlere aktarmak istiyorum.
Neyse, nerede kalmıştık? Pakistan halkının Ramazan ayı hazırlıklarından bahsediyorduk. Hazırlıklardan söz ederken, şunu da belirtmeliyim ki Pakistan Hükümeti Ramazan ayının ilk gününü resmi tatil ilan etmese de, Ramazan’a özel olarak iş saatlerinde düzenlemeler gerçekleştiriyor. Eğitim kurumlarında çalışma saatleri sabah 09.00 ile öğlen 13.00 arasında belirlenirken, diğer sektörler için ise bu saatler sabah 09.00 ile öğle 14.00 arası olarak düzenleniyor.Bu durum da Pakistan’da zaten zorlanarak yürüttüğümüz işleri daha da uzatabiliyor. Çünkü Pakistanlılar bazı durumlarda bize oranla çok daha rahat ve yavaş
davranabiliyorlar. Bu rahatlıkları ve
yavaşlıklarının Ramazan ayına yansıması da tam olarak bu şekilde oluyor.
Evet, Ramazan ayı hazırlıklarından yeterince bahsettiğimize göre, şimdi de iftar ve sahur sofralarından, İslam Üniversitesi’nde Endonezyalı ve Taylandlı kızların imameliğinde kıldığımız teravih namazlarından ve daha pek çok güzel detaydan bahsetmeye geçebiliriz.
Arkadaşlar, şöyle söyleyebilirim ki Pakistan’ın renkli kültürü, ülkedeki yemeklere de fazlasıyla yansımış durumda.
Bu renkli yemek kültürüne sahip Pakistan’da, Ramazan ayına özgü çeşitli atıştırmalıklar da bulunuyor. Bu atıştırmalıklardan ilk olarak pakoradan bahsetmek istiyorum. Patates, soğan, acı yeşil biber, nohut unu, tuz, pul biber ve karabiberle hazırlanan bu atıştırmalık, yağda kızartılarak pişiriliyor. Diyebilirim ki Pakistan’da pakora olmadan kurulan bir iftar sofrasına rastlamak neredeyse imkânsızdır.
Zaten bana “Pakistan’da Ramazan ayı deyince aklına ilk gelen şey nedir?” diye sorsanız, tereddütsüz pakora derim. Yapımı oldukça basittir; evde pişirmeyi denemenizi tavsiye ederim. Çok farklı bir lezzet olmasa da, dediğim gibi lezzetlidir ve Pakistan’da Ramazan ayının vazgeçilmez bir parçasıdır.
Pakistan’da Ramazan ayına özgü bir diğer atıştırmalık ise samosadır. Türkiye’deki muska böreğini andıran bu atıştırmalık, hazırlanan hamurun içine patatesli, sebzeli, tavuklu veya kıymalı harç konularak hazırlanır ve yine yağda kızartılarak servis edilir. Samosa da tıpkı pakora gibi iftar sofralarının vazgeçilmezleri arasındadır.
Samosa ve roll satan bir pathan çocuk, çekmesek sinirlenirdi:)))
Bir diğer dikkat çekici atıştırmalık ise fruit chaat dedikleri meyve salatasıdır. Ancak bu, bizim bildiğimiz meyve salatalarından oldukça farklıdır. Muz, elma, armut, nar, üzüm ve çilek gibi tercihe bağlı meyvelerin yanında, haşlanmış makarna, krema, yoğurt, mayonez, chaat masala, hatta hurma, ceviz ve kuru üzüm gibi malzemeler de eklenir. Tüm bu karışımla hazırlanan, bize oldukça farklı gelen bu meyve salatası, iftar sofralarında başköşeye konur.
Saydığımız bu atıştırmalıkların yanında yer alan bir diğer geleneksel tat ise Pakistan’ın Ramazan ayına özgü tatlısı olan çelebi (jalaabi)dir. Nohut unu, safran ve süt karışımından yapılan bu tatlı, şekil olarak Türkiye’deki halka tatlısını andırsa da tat olarak ondan farklıdır. Bazı Pakistanlılar çelebiyi yemeden önce birkaç dakika süte batırarak tüketir, ancak genel olarak doğrudan servis edilir.
İftar sofralarında yerini alan bir başka salata türü de dahi bhalladır. Yoğurtlu, nohutlu ve Pakistan’a özgü birkaç malzeme içeren bu salata, genellikle sofralarda mutlaka bulunur. Buna benzer bir diğer salata ise, dahi bhallaya göre daha baharatlı ve yoğurtsuz olan chana chaattır.
Bunların yanı sıra, Pakistanlıların Jam-e Shirin adını verdikleri, suya veya süte az miktarda eklenerek limonla birlikte içilen kırmızı renkli bir şerbet de iftar sofralarında yer alır.
Tabii ki, her Müslüman sofrasında olduğu gibi Pakistan’da da hurma iftarların vazgeçilmezidir. Pakistanlılar hurmaya khajoor (hacur/gacur) derler.
Evet, akşam ezanı öncesinde bu atıştırmalıklardan o gün için hazırlananlarla oruçlarını açan Pakistanlılar, genellikle ana yemeklerini teravih namazından sonra yemeyi tercih ederler.
Samosa,Jam-e Shirin, Fruit chaat ve dahası
Akşam, hatta yatsı ve teravih namazını eda eden Müslümanlar, daha sonra o gün için hazırladıkları ana yemeklerini yemeye
başlarlar.
Ana yemeklerden bahsetmeden önce, İslam Üniversitesi’ndeki teravih namazlarından söz etmek istiyorum.
İslam Üniversitesi’nde, birkaç farklı blokta, farklı milletlerden kız kardeşlerimizin bizlere imamelik yapmasıyla teravih namazlarımızı kılıyoruz.Suudi Arabistanlıların yoğunlukta olduğu blokta Arapların, sadece Pakistanlı öğrencilerin kaldığı blokta Pakistanlıların (özellikle Cemiyyet-i İslamiyye üyeleri başta olmak üzere), Taylandlı ve Endonezyalı öğrencilerin yoğunlukta olduğu blokta ise onların imameliğinde bu namazlar eda ediliyor. Ben de bir Şafii olarak Taylandlı ve Endonezyalı öğrencilerin olduğu gruba katılıyorum.Buradaki her öğrenci, dilediği blokta, dilediği gruba dahil olarak namazını eda edebilir. Bu da İslam Üniversitesi’nin başka bir güzelliğidir. Ve inanın ki her birimizin farklı kıyafetlerle, birbirinden farklı diller konuşarak ve yine birbirinden tamamen farklı yiyeceklerle karnımızı doyurduktan sonra, ortak noktamız olan İslam’ın emrini yerine getirmek için bir araya geldiğimiz o mescitteki hissiyat, gerçekten paha biçilemezdir. Bu durum, İslam’ın birleştirici gücüne çok güzel bir örnektir.
Farklı diller, tek secde🌍🕋🤲
Çok tatlı ve güler yüzlü olan Endonezyalılarla kıldığımız bu teravih namazları, bizler için onları ve kültürlerini tanımak adına da büyük bir fırsattır. Çünkü bu milletin insanları, yabancılarla arkadaşlık kurma konusunda bir nebze mesafeli durmayı tercih ederler.
Taylandlılar da benzer bir tutum sergiler. Hatta bana soracak olursanız, Taylandlılar Endonezyalılardan bir tık daha mesafelidir. Ancak bu mesafeli duruşları, utangaçlıktan mı yoksa yabancılarla arkadaşlık etmenin getireceği zorlukları göze almak istememelerinden mi kaynaklanıyor, açıkçası bilinmez.Ama şunu söyleyebilirim ki, bu kesinlikle kibirden kaynaklanmıyor. Çünkü başta da belirttiğim gibi, gerçekten çok tatlı ve güler yüzlü insanlardır.
İslam Üniversitesi’ndeki bu ortak teravih namazlarını da anlattıktan sonra, artık Pakistanlıların iftar sofraları için hazırladıkları ana yemeklerden bahsetmeye geçebiliriz.
Daha önce de söylediğim gibi, Pakistanlılar ana yemeklerini genellikle teravih namazından sonra yemeye başlarlar. Ana yemek olarak biryani, chicken karahi, beef karahi gibi yemekler hazırlarlar. Bana sorarsanız, Pakistan mutfağı daha çok baharatlarıyla öne çıkıyor. Yemeklerinin farklı ve özgün olmasını sağlayan en büyük unsur, içine kattıkları baharatlar. Eğer bu baharatları çıkarırsanız, yemeklerin gelenekselliği kaybolacağı gibi, geriye pek de bir şey kalmaz. Zaten porsiyonlar küçük ve yemeklerin büyük bir kısmı baharat ile yağdan oluşuyor.Ana yemekler konusuna geri dönersek, Pakistan mutfağının en bilinen yemekleri biryani ve karahi. Bu yemekleri özel kılan şey, içine eklenen Pakistan’a özgü baharatlar. Eğer bu baharatlar çıkarılırsa, bu yemekler sıradan hale gelir ve özgünlüğünü kaybeder.
Pakistanlılar, ana yemek faslını da bitirdikten sonra bir Ramazan gününü tamamlamış olurlar.
Mardan’da namazdan sonra yediğimiz bir iftar sofrası(Khyber Pakhtunkhwa)
Biz, İslam Üniversitesi öğrencileri olarak, Pakistanlılarla birlikte farklı milletlerden insanlarla da aynı yurtta yaşadığımız için iftar sofralarımız oldukça renkli oluyor. Bir gün aynı sofrada biryani yerken, başka bir gün dumpling (Çin mantısı), tofu veya herhangi bir Afgan yemeği tatma şansını elde edebiliyoruz. Çok şükür ki bu çeşitliliği deneyimleme fırsatımız oldu.
Pakistan’da Ramazan ayı denilince kesinlikle bahsedilmesi gereken konulardan biri de iftar için Faysal Camii’ne gitmektir. Halk, Ramazan ayında şehrin sembollerinden biri olan bu caminin avlusunda iftar sofralarını kurar. Yemekten sonra ise namazlarını yine Faysal Camii’nde kılarlar. Bu da Pakistan’da Ramazan ayına özgü bir gelenektir.Ve benim de Pakistan’da yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biridir.”Bir gün annem babam ve kardeşlerimle birlikte bu caminin avlusunda iftar ve sahur yapmayı nasip etmesi için Allah’a dua ediyorum.
Peki, Pakistanlılar sahurda ne yer? Aslında iftar sofraları oldukça renkli olsa da, sahur genellikle daha sade geçer. Pakistanlılar kahvaltıya çok düşkün bir millet olmadığı gibi, zengin bir kahvaltı kültürüne de sahip değiller. Bu yüzden sahurda da günlük alışkanlıklarını sürdürürler.Genellikle sahurda, bizim gözlemeye benzeyen ancak çok daha yağlı olan paratha ve yağda yumurta tercih edilir. Bunun yanında, iftardan kalan yemekleri roti dedikleri mayasız ekmekle yiyenler de vardır. Sahurunu kendi alışkanlıklarına göre yapan Pakistanlılar, böylece yeni günün orucuna hazır hale gelirler.
Sanırım Pakistan’da ve İslam Üniversitesi’nde Ramazan ayının nasıl geçtiğini anlatmak amacıyla yazdığım bu yazıyı artık bitirebilirim. Pakistanlıların sahurda neler yediğinden de bahsettiğime göre, son olarak küçük bir anımızı paylaşmak istiyorum.
Pakistan’a ilk geldiğim zamanlarda, bir Pakistanlı ailenin evine iftara davet edilmiştik. Sofraya önce atıştırmalık olarak meyve salatası, pakora ve samosa gibi yiyecekler konuldu. Biz de menünün sadece bunlardan ibaret olduğunu düşünüp karnımızı doyurmak için bu atıştırmalıklardan fazlasıyla yedik. Ev sahibinin şaşkın bakışları arasında samosa, pakora ve meyve salatasına öyle bir yüklendik ki, namazdan sonra gelen ana yemeklere hiç dokunamadık! Durumu ev sahibine açıkladığımızda ise halimize epey gülmüşlerdi.
Evet arkadaşlar, bu komik anıyla birlikte yazımı tamamlama vakti geldi. Gözlem ve tecrübelerime dayanarak yazdığım bu yazıda, Pakistan kültürünü tanıtmaya ve gerçek Pakistan’ı anlatmaya çalıştım. Umarım, yazımı okurken hem bir şeyler öğrenir hem de keyif alırsınız.Eğer kafanızda gerçek ve doğru bir Pakistan profili oluşturabildiysem ne mutlu bana. Yazımı okumanız, anlamanız ve beğenmeniz dileğiyle…
Allah’a emanet olun!
Annem, babam, kardeşlerim… Sizi çooook seviyorum! Rabia, Gülfer, Ümmü Gülsüm, canlarım iyiki varsınız!
Gümüşhane İlahiyat Fakültesi’ndeki dostlarım, sizi unutmadım; hâlâ dün gibi aklımdasınız. 💙